Zenginler diyarı Sardes
Sardes'tee kazı çalışmaları 100 yılı aşkın
maziye sahip. Bu çalışma Amerikalı arkeologlar tarafından sürdürülüyor. Daha ne
kadar yerin kazılacağı söylenemiyor çünkü kentin yayıldığı alan bilinmiyor.
Yörenin en önemli özelliklerinden biri höyük şeklindeki kral mezarları. Lidya
döneminde fahişelere yaptırılan höyüklerden birinde Karun Hazinesi bulunmuştu.
Höyüklerin çoğunda mezarlara ulaşılamıyor.İzmir-Ankara karayolu, Salihli yakınlarındaki Sartmustafa
Köyü'nün ortasından geçer. Trafiği her zaman yoğun olan Ankara asfaltının
gürültüsünden kurtulup Antik Çağda adı "Paktolos" olan küçük dereyi
izlerseniz, Sardes kalıntıları ve Artemis Tapınağına ulaşabilirsiniz. Yoldan
görünen kalıntılar değildir bunlar.
Sardes, ünlü Lidya Kralı Krezüs'ün de başkent olarak kullandığı, dönemin en
önemli şehirlerinden biridir. Zenginliği günümüzde bile dillere destan olan Lidya
Kralı Krezüs (halk dilindeki adıyla Karun) ünlü hazinelerini büyük ölçüde,
"Paktolos" gibi Bozdağ'dan "altın" akıtan küçük derelere
borçludur. O dönemde, derelerden akan kumla karışık altınlar atölyelerde
ayrıştırılır, sonra, hünerleriyle günümüzdekileri bile geride bırakabilecek
ustaların elinde, paha biçilmez eserlere dönüştürülürdü. Karun'u Karun yapan da
işte bu eserlerdi.
Altınların bir kısmı ise gümüşle karıştırılarak para haline getirilir ve
ticaretin daha o günlerde vazgeçilmez aracı olarak kullanılırdı.
Para, güç demektir. Lidya Kralları da bu güç sayesinde güçlü ordular kurmuşlar,
çevrelerine korku saçan savaşçı bir ulus olmuşlardır.
Ne yazıkki rezervler tükendiği için günümüzde bu derelerden altın üretilemiyor.
Peki Lidyalıları ünlendiren altınlara ne oldu? Bazıları müzelerin baş
köşelerinde fakat çoğu hala toprağın altında.
Antik Çağlar'ın görkemli şehri Sardes'te de araştırmalar asırlık, hatta 5-6
asırlık. Sardes kazıların ilginç öyküsünü, günümüzün kazı başkanı
California Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Crawford H.
Greenewalt'tan dinliyoruz:
Celal Şentürk- Mr.Greenewalt-Haydar Aksakal
"19. yüzyılda, Prusya Konsolosu Ludwing Spiegelthal Sardes'te kazı çalışması
yapar. Karun gibi zengin, sözünün atfedildiği, Lidya Kralı Krezüs'ün babası
Alyattes'in mezarını açar... Ancak bölgedeki en ilginç araştırma Osman Hamdi Bey
zamanında başlatılmıştır.
İngilizler Efes'te kabartmalı sütun parçaları bulduklarında, Osman Hamdi Bey,
(Bunlardan Efes'te var. Tarihçi Herodot, sütunların Krezüs tarafından Efes'e
getirildiğini söylüyorsa, Sardes'te de olmalı" diye düşünür ve asistanı
George Mendel'i Sardes'e gönderir. Ama Mendel burada kabartmalı sütunlara rastlayamaz.
Sonra, Howard Crosby Butler adlı Amerikalı bir arkeolog, bölgede çalışmak için
Osman Hamdi Bey'den izin alır. 1910-14 yıllarında kazı yapar. Ancak Birinci Dünya
Savaşı patlak verince çalışmaları yarım kalır. 1922'de Sardes'e geri dönse de
kazıyı tamamlamaya ömrü yetmez!
1958'de ise Harvard ve Cornell Üniversiteleri'nin buralarda yeniden araştırma yapmaya
basladığını görmekteyiz. Araştırmaların başında benim de hocam olan Prof. Dr.
George Hanfmann vardı. Kendisi, 1976'ya dek burada kazı başkanı olarak görev yaptı,
emekli olunca görevini ben üstlendim."
Yazılı belge az
Sardes kazıları da dönem insanının nasıl yaşadığını öğrenmeyi amaçlıyor.
Profesör Greenewalt bugüne kadar günışığına kavuşturulan değerler ve Lidya
uygarlığı hakkında şu bilgileri veriyor:
Mr.Crawford H.CL01 Greenewalt,Jr -Rahşan Oto -
Haydar Aksakal
"Sardes'in ne kadar bir alana yayıldığını tam olarak bilemiyoruz. Artemis
Tapınağı Büyük İskender döneminden sonra yapılmaya başlandı. Ancak
gördüğümüz muhteşem sütunlar daha çok Romalılara ait.
Tapınak sütunlarının yakın tarihlerde sökülmeye başlandığını biliyoruz. Hatta
buradan sökülmüş koca bir taşı, İzmir Ankara Asfaltı'nın öbür tarafında
bulduk.iki kültür birarada
Tarihte yaşamış bir milletin geçmişini öğrenmede en önemli materyaller, yazılı
belgelerdir. Bu dönemi incelerken çok az yazılı materyal görmekteyiz. Bunlar da
Krezüs Devri'nden sonraki döneme ait.
Lidya Uygarlığı'nın bir yüzü Anadolu'ya, diğer yüzü İyonya'ya yani Yunan
Uygarlığı'na dönüktü. Lidya bu yüzden her iki kültürün de izlerini taşır. İki
uygarlığın gerek ticari, gerekse kültürel ilişkilerinin ne derece güçlü olduğunu
kazılarda çıkarılan bir seramiğin motiflerinden bile anlamak mümkün.
Sardes'te ziyaretçileri adeta büyüleyen sütunlar ise, şehrin kuzeyindeki Bozdağ'dan
getirilmiş. Mabedin arkasındaki mermer madeni olarak kullanılmış mağarada da birçok
eski parça bulmaktayız.
Gelen yerli ve yabancı turistler genelde Artemis Tapınağı ve Gimnazyum'u ziyaret
ederler. Burada bir de M.S. 4. ve 5. yüzyıllara tarihlenen Roma döneminden kalma çok
büyük bir havra var. Hatta buna Antik Çağ'daki en büyük havra diyebiliriz."
Profesör Greenewalt Sardes'te bu yıl Haziran'da başlattığı çalışmaları
Ağustos'un 15'ine kadar sürdürecek. Kazıda görev alan yabancı eleman sayısı 20 ile
30 kişi arasında değişiyor. İşçiler ise Sartmustafa Köyü'nden seçiliyor.
Greenewalt, uzun yıllardır Sardes'te olduğu için köylülerle çok iyi ilişkiler
kurmuş.
Bintepeler araştırılmalı
Lidya Uygarlığı'nın merkezi Sardes'te, çok eski dönemlerde yaşamış birçok
kültüre ait yapılar var. Ege'nin hemen her yerinde rastlanan höyük şeklindeki
"Bintepeler"in büyük çoğunluğu da Salihli ile Uşak arasında.
Araştırmacılar, yapımları M.Ö. 3000'lere, günümüzden 5000 yıl öncesine kadar
uzanan mezarlara rastladılar. Lidya döneminde höyüklerin işçiliğini fahişelerin
üstlendiği biliniyor.
Höyükler asırlardan bu yana hazine peşinde koşan yeni uygarlıklar ve defineciler
tarafından delik deşik edildi. Nitekim, 1960'larda Uşak'ta köylüler Karun Hazinesi'ni
buldu. Amerika'ya kaçırılan hazine, büyük mücadele sonucu geri getirilebildi.
Yörede, yerleri henüz saptananamamış birçok antik yerleşim alanı ve mezarına
ulaşılamamış birçok höyük daha var. Bunların bilimsel yöntemlerle
araştırılması gerekiyor. Bintepeler'de M.Ö. 3000 tarihinden önceki dönemlere ait
taş malzemeler, baltalar ve bıçaklara da rastlandı. Böylece buralarda yontma taş
devri insanlarının da yaşadığı anlaşıldı.
zehra3.ipg
zehra5.ipg